04.11.2022, 11:48

Bahar Yağmuru

Allah’ın(cc) toplumlar için koyduğu kaide ve davranış biçimlerinde bir değişiklik göremezsin (Fatır- 43)

Karadeniz’in gözde ve güzide şehri Trabzon’da yine yağmurlu bir gecenin sabahında dünyaya gelmişti. Uykusuz ve heyecanlı geçirdiği bir gecenin ardından karanlık patikalar arasında camiye giden baba, dua sonrası okunan Haşr suresinin son ayetlerinin bitiminde tebrikleri kabul etmeye başlamıştı…

Kendisine bir erkek evlat veren Rabbisine dili döndüğünce şükür etmenin ardından evine dönüp kulağına ezanını ve de adını okudu…

Aslan…

Aslan…

Aslan…

İsmi ne hikmetle söyletildi, neden böyle düşündü kendisi dahi bilmiyordu. Fakat ihlas gamzeden dualar ve hüsnü niyetler ile zaman ötesi bir yerlerde kabul görmüştü.

Rabbi rahimi, adını kimliğine Aslan olarak yazdırdığı evladına yeryüzünde aslanların yaşadığı kaderlerden rızıklar nasip edecekti.

Aslan gibi yaşayacaktı. Bir başına adım atmaya çekinen sırtlanların karşısında bazen söz dahi söylemeden tek bir bakışı ile mücadele edecekti.

İlk bakış, ilk adım ilk kelime derken yıllar geçmiş ilk olarak eğitimi için ayrılmıştı hanesinden. Sonrasında ise başlayan hayat mücadelesi…

Sabah namazı için yürüdüğü yolları aşındıradursun yüzündeki çizgilerin derinliği ile de geçen yılları hesap edebiliyordu… Oğlu Aslan ile müjdelendiği o yağmurlu gecenin ardından neredeyse yarım asır geçmişti. Birçok defa yıkamıştı yaşlanmış bedenini Karadeniz’in rahmet yağmurları…

Başka evlatları da vardı ama bu Aslan bir başkaydı. Henüz cami mektebine gidip Elif-Ba öğrendiği zamanlardan lisede getirdiği başarı belgelerine, vatanının dört bir yanında dinlenme nedir bilmeden hekimlik yaptığı zamanlardan eşine gösterdiği merhametli hallere farklı bir çizgisi vardı…

En yakınları dualarla takip ediyor başarıları ile gururlanıyorlardı. Hele ki birkaç zaman evvel kazandığı başarı ile televizyon ve de medyada haberlerin baş konuğu olunca değil sadece kendisi, eşi, çocukları, baba evi, hatta yakın bildiği akrabaları dahi tebrik yağmuruna tutulmuştu…

Tebrik ve iltifat yağmur sağanağından kaçınıp eve geldiği akşamların birinde hep dayanağı olarak bildiği eşinin, Rüveyda’sının, yıllarını güzel ve de özelleştirmiş olanının bakışlarındaki farklılığı sezmesi kolay olmuştu…

Direk sormak istemedi. Bir sorun olduğunu kestirse de güçlü duruşunu sevdiği eşinin mevzuyu kendisinin anlatmasını istedi. Muhabbet açılması için bir soru sorması gerekiyordu.

  • Kızlar uyudu mu?

Sorunun muhatabı, elinde tuttuğu yarı dolulukta yekpare demden oluşan çay bardağına dikili gözlerini başını hareket ettirmeden eşine çevirdi. Bu bakışı tanırdı. Elindeki telefonu sessize aldı ve çıkardığı ceketinin cebine bıraktı dışarı astı. Eşinin yanına yürürken bir cümle daha kurdu…

  • Sanırım ciddi bir sorunumuz var…

Kadere iman etmenin bilincinde kederi ruhlarına libas olarak giymiş kimselerdi. Artık belli ki ağır operasyonlardan daha fazla yorulacakları bir gece başlayacaktı. Şimdiye kadar hiç yapmadığı gibi soru ve sorunlardan kaçmayacak, bedenen yorulmuş olsalar dahi ruhen gençleşmiş olarak kalkacaklardı masadan… Rüveyda’sı başladı bu kez;

  • Son zamanlarda telefonum neredeyse susmuyor. Tebrikler, samimi olmadığını düşündüğüm iltifatlar, yirmi yıldır asla kabul etmediğimizi bilmelerine rağmen hediye vermek istemeler, nefsimizi okşayan sözler… İnandığımız yol ve kader çerçevesinin dışında hareketler…

Sence nasıl geçiyor şu son birkaç yıl…

  • Aklıma gelmediği gün yok gibi… Lakin kaderimize müdahale imkânımız da yok. Şimdilere kadar bizleri mutluluk ve nimet denizinin hazineleri ile rızıklandıran Rabbimiz, birlikte okuduğumuz o değerli satırlardan yaptığım çıkarımlara göre bizleri bir başka imtihana hazır ediyor. Varlık, ödüller, alkışlanma, ilgi iltifat… bu şekilde var olan seviyeyi sanırım sonlandırma aşamalarına geliyoruz. Buradan sonrada ki seviye de bu zamanları hatırlayacak ve gerekeni yapmaya devam ederek asli hedefimiz olan rızasını kazanmaya gayret edeceğiz…

Sonra kudsi hadis olarak bildiği bir sözün arapça ve Türkçesini okudu Aslan; “Kul beni nasıl bilirse o kuluma öyle davranırım”…

  • Bizim Rabbimiz, şimdiye kadar bizi hiç yalnız bırakmadı… Hiç kimsemiz yok iken O(cc) vardı…
  • Dert etme cantanem, ben olmam, sen olmazsın belki ama O(cc) hep var…

Yirmi yılı aşkın süredir dertte, tasada, kederde, neşede ve de her duanın ahirinde baktığı eşinin gözlerine baktı ve kadere teslim bir halde masadan kalktılar…

Yorumlar (2)
Arzu A. 2 yıl önce
Yine sıcacık,samimi bir yazı olmuş..elleriniz dert görmesin..
izzet 2 yıl önce
Eline diline sağlık hocam
Günün Anketi Tümü
Messi mi Ronaldo mu? Efsanelerin Karşılaştırması
Messi mi Ronaldo mu? Efsanelerin Karşılaştırması
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 06:06
Güneş 07:33
Öğle 12:39
İkindi 15:13
Akşam 17:35
Yatsı 18:58