Ramazan ve Sonsuz Rahmeti
Rahmetin, bereketin ve huzurun iklimi olan Ramazan ayı teşrif etmiş bulunmakta, şükürler olsun. Daha kendi gelmeden rahmeti araladı kapılarımızı üstümüze bir hal saldı. Ramazan hali…
Öyle bir hal ki o, insanları sakinleştiren, sadeleştiren bir hal. Bakmayı değil görmeyi öğreten, ihtiyacı olana kulak verip, el olabilmeyi bir lokmayı bölüşmeyi öğreten bir hal…
O hal ki hangimizi alıp da götürmedi çocukluğumuza. Çocukluğumuza dedim çünkü; ‘Ah nerede o eski ramazanlar’ dediğimiz aslında çocukluğumuzun ramazanları değil midir?
Hani biz çocuğuz tek derdimiz ders çalışmak ve bakkaldan ekmek almak iken, ailecek bir sofranın başında toplandığımız, anne babamızın kıyısında olduğumuz o tatlı hatıralar. Hani sahurda uyanmamak için annemize naz yapıp uykumuz açılmasın diye yüzümüzü yıkamadığımız ancak böreği çöreği gömdüğümüz zamanlar...
Küçücük evimizde her akşam misafir ağırladığımız ya da misafir olduğumuz, hangi menüyü hangi tabakta sunsam derdinin olmadığı, kaç like alacağım kaygısının güdülmediği o güzel günler…
Bunca nimet yoktu belki ama yokluğun içinde öyle bir rahmet vardı ki…
Şimdi bile hatırladıkça yüzümüzü güldürüp içimizi ısıtmıyor mu? Bize bu hali sunan güzel misafirimiz, biz senden razıyız İnşallah sen de bizden razı olursun. Sayılı günler geçmeden, rahmet yağmurları dinmeden Rabbim gayretimizi arttırsın…
Bu ayda elimizden düşürmediğimiz kitap yüce Kur’an, başımızı en çok koyduğumuz yer yastığımız değil secde olsun inşallah…
Selam ve dua ile...