15.06.2022, 22:16

Huzur Rayihası

Yaşam kaynağımızdan gelen ışınların kendini daha keskin hissettirdiği dönemleri değerli kılma arifesindeyiz…(Bu makale Haziran ayının başında sıcaklıkların hayat şartlarını zorlaştırmaya başladığı bir dönemde kaleme alınmıştır.)

Gölge boyumuzun küçüldüğü nispette hararetimizin arttığı, hareket alanımızın belirli vakitlerde kısıtlandığı çerçevede var olmaktayız…

Benliğimize hareket imkânı sunan milyarlarca hücre olsa da hissiyatımız çok farklı bir şekilde her birine hükmetmekte. Bu nedenle ki aynı hücreler tekrar eden yenilenmelerle geçen kısa ömürlerinin bir bölümünde güneşin şualarını özlerken, bir başka vakitte kar yağışının aheste aheste birbirine dokunmadan, kavga etmeden yeryüzünü beyaza boyamasını huzurla izlerler.

Bir de bu iki doğa güzelliğinin arasında var olan, her birine etki eden yaşı küçüklerin ara sıra büyüklerin sıra sıra gözlediği, özlediği “yağmur” var…

Bir büyüğün istikbale bakan gözlerinden yanındaki sadık dostlarına terennüm ettiği gibi…

Yağmur merhametin cisim giymiş halidir… Bu sebeple ona rahmet denir. Ne zaman geleceği işaretlerinden önce belli değildir. İşaretlerinden sonra da ancak tahmin edilir. Bu bakımdan geliş zamanı gaybidir. Ve yağmursuzluk anında Allah(cc) bizden dua etmemizi istemektedir. Allah (cc) gökten yağmuru indirir. Onunla ölümünden sonra yeri diriltir. Ve orada rengârenk bitkiler bitirir. Ölüleri de böyle diriltecektir O(cc)… (Bediüzzaman Said Nursi)

Yağmur kucaklaştığı birçok zeminde birkaç damladan öte tekrar yaratılma adına abı hayattır…

Özleyen ile özlenenin kucaklaşması, güzelliklerin çevreleyeceği atmosfere, atmosferdeki su buharının bağları zayıf olan zincirlerini koparmasıdır.

Bir başka yazımızın konusu olacak olan “yağmursuzluk anında Rabbimizin bizlerden dua beklemesi” bölümünü zamana emanet ederek hazretin bir başka ifadesi ile devam edecek olursak…

İncir ağacını incir çekirdeğine taşıtan için zor yoktur, imkânsız yoktur. Her baharda binlerce tabiat unsurunu tekrar tekrar diriltmek yüce Yaratıcı için ilk sefer diriltmek ile aynı durumdur. Zira zoru da imkânsızı da yaratan O(cc)dur. Her bir insanda diyebilir ki, benim yaratıcım bu dünyayı bana bir ev yapmış. Güneş lambamdır. Yıldızlar elektriklerimdir. Yeryüzü çiçekli halılarla döşeli beşiğimdir…

Büyük şair Mehmet Akif Ersoy’un dahi Çanakkale şehitlerine şiirinde mübalağa mendiline sarılı ateşin sözleri ile tasvirini yaptığı dizelerde de olduğu gibi,

( "Bu taşındır" diyerek Kabe' yi diksem başına,

Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına.

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,

Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan…)

Rabbi her şeyi ve her şeyi kendisine iman eden “kulu” adına yaratmıştır. Kulunun bu durumun farkına varmasının tek ve en geniş şehrahı ise yalnızca Rabbine kulluk etmekten geçmektedir.

Merhameti umduğumuz dünya ve ahiretimiz boyunca toprağa düşen her bir rahmet tanesi sonrası etrafına verdiği rayiha da…

Solukları yoran hararet sonrası verdiği serinlikte, yeryüzü ile kucaklaştığı anda kendimizi altına bırakarak anlam veremediğimiz o ıslanma hissinin hazzı ve daha niceleri… Tek olan Rabbe iman eden kulların, Rablerinden aldıkları hediyenin en büyüğüdür huzur…

Huzur henüz edilmeden kabul görmüş bir duanın gönülde kök bulup akılda meyve vermesidir. Hz Ebubekir için efendisi ile olmak, Hz Ömer için efendisinin tüm sıkıntılarını gidermek, Hz Hatice için Nur dağında inzivada olan sevdiğine ulaşmak, birkaç parça aşı birlikte tüketmek…

O’nun(cc) emrettiği istikamette O’nun(sav) gösterdiği surette olursa, yapılan her bir adım huzur olur. Aksi durumda yeryüzü örnek vermeye doymuş, kulaklar dinlemeye, gözler görmeye doysa dahi akıllar ne acı ki ibret alma konusunda halen gelişme gösterememiştir…

Mevizeyi tersten tetkik edecek olursak, farkına varılmalı ve nefisler istemese de kabul edilmelidir ki; huzurun soluklanmadığı her adım, huzura varmayan her başlangıç O’nun(cc) emrettiği dışında O’nun(sav) gösterdiğinden farklıdır…

Huzurdan ayrılanın huzuru bulduğu görülmüş müdür?

Huzur yollarında yorulmak, şükür ederken tükenmek, belirli zamanlarda ki yokluğun dahi nimet olduğunu bilerek, nimetlerle yeşermiş ömrümüzü huzur istikametinde değerli kılmak ümidiyle…

Yorumlar (11)
Elif 2 yıl önce
Saygıdeğer hocam çok güzel yazmışsınız emeğinize sağlık.
Süleyman K 2 yıl önce
Huzurdan ayrılanın huzur bulduğu görülmemiştir elbet…
Ancak şunu da hep göz önünde bulundurmak lazım, huzur yolunda yürümek çok meşakkatli bir iştir. Yiğitlerin işidir. Be demiş Üstad “Hayır işin muzır manileri çok olur.”
Hocam üstadın lafının üstüne laf söylenmez ben laf kalabalığı yaptım…
Yine farklı bir cihetten geldin kalbimize aktın..
Kalemine kuvvet , Rabbim iklimi artırsın inşAllah. Allah razı olsun
Ahnes 2 yıl önce
Sondaki duaya amin diyorum ve kalemine sağlık diyorum hocam.
Sabire Kabaca 2 yıl önce
Amin inşAllah
Ertuğrul 2 yıl önce
Amin... yüreğinize sağlık hocam.
izzet 2 yıl önce
Kalemine sağlık hocam
Feyza 2 yıl önce
Amin hocam. Kaleminize sağlık.
Hatice 2 yıl önce
Mehmet Akif’in şiiri ile bağlantı kuramadım lakin ilk yazınızdan itibaren betimlemeler ile yazıyı yaşatıyorsunuz teşekkürler hocam sağolunuz kaleminize sağlık olsun kuvvet olsun
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
Günün Anketi Tümü
Messi mi Ronaldo mu? Efsanelerin Karşılaştırması
Messi mi Ronaldo mu? Efsanelerin Karşılaştırması
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 06:06
Güneş 07:33
Öğle 12:39
İkindi 15:13
Akşam 17:35
Yatsı 18:58